Sarko'nun üçüncü bacağı

Fransa'nın saygın haftalık dergisi Paris Match, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi, Elysee Sarayı'nda eşi Carla Bruni ve Papa 16. Benedikt'in yanında 'üç bacaklı' gösteren bir fotoğraf yayınlamış.Fotorafta Sarko'nun sol bacağının arkasında bir bacağının daha oduğu tespit edilmiş :) İnanın hiç şaşırmadım.Zaten insanlığından derin şüphelerim vardı bir de haberi duyunca...Tabi meselenin aslı Photoshop'la uçurulan korumanın unutulan bacağı.


Uğur Arslan'ın Deniz Feneri yorumu

Bir zamanlar Deniz Feneri'nde görmeye alışık olduğumuz Uğur Arslan'dan, ilk defa Fener'de yapılan yolsuzlukla ilgili bir yorum geldi.Arslan;''Almanya'da kurulu bulunan dernekte yapılan bir usulsüzlüğün cezasını Türk halkı çekiyor'' dedi.İzmir'de bir ramazan etkinliğinde yaptığı konuşmada Almanya'daki Deniz Feneri e.V'ye ilişkin davanın, Deniz Feneri Derneği'nin yardımlarını etkilediğini söylüyor.Bence gerçekten de doğru söylüyor.

Uğur Arslan'ın bu sözleri ise davanın başka bir yönünü gözler önüne seriyor; ''Almanya'da kurulu bulunan ve Türkiye ile hiçbir bağı olmayan dernekte yapılan bir usulsüzlüğün cezasını Türk halkı çekiyor. Deniz Feneri Derneği'nden geçen yıl 523 bin 658 kişi yardım almıştı. Şimdi kimisinin kirası ödenmeyecek, kimisi ilaç alamayacak. Biz ülke olarak nice felaketler gördük ancak hiçbirinde 523 bin kişinin canı yanmadı. Bu olay nedeniyle Türk halkının yardım duyguları zedelendi. Bu olay nedeniyle bütün yardım dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarının topladığı yardımlar geçen yılın 5'te 1'ine tekabül ediyor.''

Burada yorumu sizlere bırakıyorum.

Bir de davada hükümeti suçlayanların görmezden geldiği 2 nokta var.Birincisi elbette Almanya'daki dernekle Türkiye'deki dernek arasında bir bağlantı yok.Bunun bilinmesine rağmen çuval Türkiye'deki Deniz Feneri'nin başında patlatıldı.İkincisi ise yolsuzluğun başbakanlık ayağının yalan olduğunu haberini yapan Doğan Medya'sı da biliyor, CHP'de biliyor.Peki bunlar niçin görmezlikten geliniyor?

Bir de dikkatinizi bu dava hakkında neredeyse bir-kaç günde karar çıkarabilen Alman yargısına çekmek istiyorum.Hatırlarsanız Almanya'da bir çok Türk soydaşımız evlerinde diri diri yakılmıştı.Irkçı Almanların yaptığı bu eylemleri Alman yargısı görmezlikten geldi ve dava takipsizlikle sonuçlandı.Neden? Yakılan onca masum kardeşimizin suçu neydi? Alman yargısı Deniz Feneri'nde gösterdiği performansı(!) neden bu davada göstermemişti ?

Almanya'nın bu davadan büyük beklentisi olduğundan şüphem yok.Doğan Medya'sının ve CHP'nin de aç akbabalar gibi nemalanmak istediklerinden de şüphem yok.Darbe ile indiremiyeceklerini biraz geç anlamış olmalılar ki işi yalancılık ve iftira ile çözmeye çalışıyorlar.Ama şunu da unutuyorlar ki güneş balçıkla sıvanmaz.

Ahmedinejad:Kimsenin toprağında gözüm olmadı

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Tahran'da düzenlenen ''Kutsal Savunma Haftası'' törenlerinde yaptığı konuşmada,Hiç kimsenin toprağında ve hakkında gözümüz olmadı demiş.Bununla da kalmamamış İran halkının gücü ve kabiliyeti barış, kardeşlik, adalet ve emniyetin hizmetindedir cümlelerini sarfetmiş.Sayın İran Cumhurbaşkanı'nın en düzeyli açıklamalarından biri bence.Hem de İran'ın savunma gücünün önemli bir halkasını oluşturan bir ton ağırlığındaki ''Gasid'' adlı akıllı bomba ile kısa, orta ve uzun menzilli Fecr, Zilzal, Gadr, Fatih, Şahap füzelerinin de geçiş gösterisi yaptığı törende dedi bunları.Dünya!da gerginlik yaratan, Neo-Con'lara fırsat veren ağır tehditleriden bu sefer kaçınmış.Bu beni mutlu etti.Neden diyeceksiniz.Ahmedinejad'ın Batı'ya ve israil'e yönelik yaptığı her tehditkar açıklama, ABD ve İsrail halkında korku ve İran'a karşı nefret yaratıyor.Bu da İran'a işgal isteyenlerin işine yarıyor.

İran Cumhurbaşkanı ayrıca Haklarımıza ve ülkemize yönelik en küçük bir saldırıyı düşünenler bilsinler ki, silahlı kuvvetlerimiz, onların eli tetiğe gitmeden o eli kıracak diyerek ordu gücünün sadece işgalcileri caydırma amaçlı olduğunu anlatmaya çalışıyor.Bu söylemini bir Türk vatandaşı olarak gayet güzel anlıyabiliyorum.Çünkü Türkiye'de silahlanıyor, silahlanmalı da.Silahlanırken bunu işgalcilere karşı caydırıcı güç olarak kullanıyor.Türkiye'nin kimsenin toprağında gözü yok zaten.Kuzey Irak'ı soracak olursanız burada diyeceğim şudur; Türkiye'nin müdahale etme hakkı bugün vardır, yani orası bizim toprağımız bile sayılabilir :)

Obama ve değişim mi ?

Obama ve Amerikan dış politikasının değişimi hem Türkiye'de hem de dünya kamuoyu tarafından daima zikredilen bir yargı.Ben de ilk zamanlarda Obama'nın başkanlığa seçilmesi ile ABD'nin Ortadoğu ülkelerine olan saldırgan ve emperyalist politikalarının yanısıra Türkiye'ye olan politikalarının da değişeceği inancındaydım.Hatta Bush tarafından kaosa sürüklenen dünyanın elinden tutacak bir lider olarak düşünüyordum.Zenci olması da bunda önemli bir yere sahipti.Ancak fazla zaman geçmeden sözde Ermeni soykırımına destek vereceğini açıklaması geçende de ABD'deki en büyük Yahudi kuruluşlarından AIPAC'da sarfettiği sözler adeta hayal kırıklılığna uğrattı beni.Sadece beni değil Türkiye ve diğer müslüman toplumları da.Filistin-İsrail konusunda Obama'nın başkanlığı devralması ile ABD'nin bölgedeki politikasının değişeceği inancı artık tükenmiş durumda.Obama AIPAC'taki konuşmasında Kudüs'ün İsrail'in bölünmez başkenti olarak kalacağını söyledi.Peki bu ne demek ? Barışın anahtarı olacak, kurulması ön görülen bağımsız Filistin Devleti'nin başkenti olmazsa olmaz Doğu Kudüs olarak belirlenmişti.Doğu Kudüs halen işgal altında zaten ama Obama'nın gelecekte izleyeceği politika Filistin'de çözüme adeta baltalıyacak.Doğu Kudüs'ün Filistin'e verilmemesi dahilinde yapılacak her çözüm arayışı boşa olacak.Bu da sorunu geleceğe taşıyacak.Obama bence haddini aşmıştır.Değişim teması ile seçim propagandası yapan Obama adeta bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtiyor.